Fiziksel CPU Başına Core Sayısı : Bildiğiniz gibi, her işlemci üzerinde eskiden sadece bir işlem yapılabiliyordu. Yapılan çalışmalar sonucunda ilk önce karşımıza HT (Hyper Threading) teknolojisi çıktı. Ve bu sayede basit olarak bir CPU’nun iki işlemi aynı anda yapması sağlanmış oldu. Bunu takip eden dönemde ise; işlemcilerin güçlerini daha fazla kullanılabilmesine imkan sağlayan yapılar oluştu. Bu yapıları artık herkesin bildiğini düşünüyorum. Bu yapının temeli bir işlemci üzerinde birden fazla çekirdeğin bulunmasından ibaret. Bu sayede sistemler, bu alt yapı ile uyumlu bir ortam sunuyorsa, bir işlemciden sağlanan çekirdek sayısı kadar destek alınabiliyor. Bu sayede de aynı anda birden fazla çekirdeğe işlem yaptırılabiliyor. Günümüzde işlemci pazarına hakim olan Intel ve AMD işlemciler tarafından birden fazla çekirdek desteği sağlanmaktadır. VMware tarafından belirtilen fiziksel CPU başına core (Çekirdek) sayısı da budur. İşlemcinin tüm gücünü kullanmak istiyorsanız, bu noktaya çok dikkat etmeniz gerekmektedir. VMware sadece fiziksel işlemci başına ücretlendirilmektedir ve bu da sizler için çok öenmli bir avantajdır. Kullanılan CPU üzerinde desteklediği çekirdek sayısı VMware’i ilgilendirmemektedir.Bu da sizlere çok esnek bir yapı sunmaktadır. Sadece lisanslama konusunda destek verdiği çekirdek sayısı önem kazanmaktadır.

vSMP Desteği : Son dönemde hemen hemen tüm sistemler SMP desteğini vermektedir. SMP (Symmetric Multi Processing), aynı anda birden fazla görevi işlemciler üzerinde gerçekleştirilebilmesidir. Bu konuyu bir örnekle ele alalım. Eğer mevcut uygulamanız, çalışma sırasında klasik bir şekilde programlandıysa, sıra düzensel bir çalışma mantığı ile çalışır. Bu durumda bir kodun çalışması bittikten sonra diğer işlem ele alınır. İşletim sistemleri, bu akışı kontrol altında tutarak zaman bölümlemesi yöntemi ile bize programlarımızın aynı anda çalıştığı izlenimini yaratır. Peki, bu işlem birden fazla işlemci üzerinde olursa, elde edilecek olanlar konusunu ele alırsak; tabi ki performans. Eğer işletim sistemi veya programınız SMP uyumlu değilse, doğal olarak daha yavaş çalışacaktır. Bir çok işletim sistemi bu desteği vermektedir. İstisnalar yok denecek kadar azdır. Sanal makinaları yaratırken, sanal makinanın kaç işlemciye sahip olacağını belirtiriz. Bu durumda, sanal makinaya bu işlemci desteğini sağlıyor olmanız gerekir ki VMware bunu sanal SMP (vSMP) ile sağlayabilmektedir.


Fiziksel makinadaki bellek :
Sanal makinaları bir fiziksel sistem üzerinde çalıştırıyor ve sistem üzerindeki belleği paylaştırıyoruz. Bu durumda fiziksel makinanızın desteklediği optimum bellek büyüklüğü önem kazanır. VMware Enterprise Plus sürümü dışındaki tüm sürümlerinde, şimdilik, 256GB bellek desteklemektedir. Enterprise Plus sürümünde ise, teorik olarak bellek sınırı bulunmamaktadır.

Thin provisioning : Bir fiziksel makina üzerinde fiziksel diskleri sistemi kurmak için kullamaktayız. Sanal sistemleri kurarken, sanal diskler yaratıp kurulumu bunların üzerine yaparız. Fiziksel makinalarda disklerin boyutlandırılması konusunda hepimiz bilgi sahibiyiz. Fiziksel sistemler üzerine takılan diskler sabit boyuttadır. İster RAID yapılsın, isterse yapılmasın, takılan disk bölümlendirilmiş ya da bölümlendirilmemiş olsun, toplam kapasite takılan diskin fiziksel boyutu ile sınırlıdır. Mesela, bir sistem üzerinde 2 adet 146GB disk kullanıyorsunuz ve bunu RAID’1 yaptınız. Yaklaşık olarak kullanılabilir alanınız, 146GB olup diğer disk aynalama yöntemi ile birebir aynısının tutulduğu bir alan oluşturur. Bunun anlamı,işletim sistemi sadece 146GB disk görmektedir. Eğer, bu mevcut sistemi alıp sanala taşınırsa; sanal makina için VMFS (VMware Clustered File System) alanı içerisinden 146GB kullanılır. Üzerine bir işletim sistemi yüklenirse, bu durumda kullanılabilir alan yaklaşık 130Gb ile sınırlanır.Önerim,veri alanınızı işletim sisteminin bulunduğu alandan ayırmaktr. Bu alan çok yavaş kullanılır ve büyüklük artmasına karşın ancak bir yıl içerisinde 100GB boş alanlara düşebilir. Amacımızın bir parçasının konsolidasyon olduğunu düşünürsek; ayırdığımız alanı kullanmamamıza karşın makinaya bağlamış oluruz. Peki, sistem diski olarak bu durumda sadece 46Gb verdiğimizi düşünelim. İşletim sistemlerinin büyük bir kısmı kurulum sırasında verdiğiniz disk alanının bölümlendirilmesinden sonra büyütme imkanı vermez. Yani 46GB’lık diskinizin doluluk oranı %90′lara vardığında ciddi performans sıkıntıları baş gösterir ve mecburen diskleri değiştirmek zorunda kalabiliriz. Bunu yaparken diskinizin imajını veya yedeğini farklı bir ortama almanız ve sonrada yeni diskleri taktıktan sonra imajı veya yedeği geri yüklemeniz gerekebilir. Bununla birlikte sisteminizin disklerini 146GB mış gibi oluşturabileceğinizi ve ihtiyaçlar çerçevesinde 146GB’a kadar diski kendisinin büyütebildiğini ve sadece kullandığı alan kadar fiziksel diskte yer harcayabileceğini söylesem… İşte basit anlatımıyla thin provisioning’in yaptığı tam anlamı ile budur. Disk alt sisteminizin thin provisioning desteğini kullanmadan bu özelliği VMware ile sağlayabilirsiniz. Aman dikkat! Eğer, disk alt sisteminiz thin provisioning destekliyorsa hem disk alt sisteminizden hem de VMware’den bu özelliği aynı anda açmamanızı öneririm.

High Availability (HA) : Biraz iddialı bir isim olmasına rağmen oldukça güzel bir özellik olduğunu söylemeliyim. Burada önemli olan, sistemlerinizin ortak bir depolama (Disk Alt Sistemi) üzerinde çalışması gerekliliğidir. Bu durumda en az iki fiziksel makinanın bağlı olduğu bir yapı oluşturabilirsiniz. Genelde disk alt sistemleri kendi içerisinde yedeklidir. Bu önemli kriterlerden birisidir. Bunun nedeni ise; sistemlerin, sanal sistemlerin diskleri bu ortamda tutulur. Bu ortam sağlandıkta sonra bağlı fiziksel sunucular olabildiğince sürekli çalışır halde tutulmalıdır. Bunun için de yedekli güç kaynakları, çift network bağlantısı, yedekli soğutma sistemli olarak seçilmelidir. Ancak bir nedenden sistemlerimiz kontrol dışı çalışmayabilir. Bu durumda üzerinde çalışan sanal makinalar da bu olaydan etilkilenerek çalışmayabilir. Müdahale edene kadar sistemlere erişim yapılamayacaktır. Bu durumda sanal sistemlerin üzerinde çalıştıkları fiziksel makinanın durması durumunda otomatik olarak tanımlanan diğer fiziksel makina üzerinde tekrar açılmasını sağlamak için VMware tarafında High Availability Cluster olarak tanımlanmış olması yeterli olacaktır.

Data Recovery : VMware ürünlerinin sahip olduğu diğer bir güzel özellikten bahsetmek istiyorum. VMware Data Recovery; hızlı şekilde aktive edebileceğiniz, basit kullanım özelliklerine sahip, sanal makinalara komple veri koruması sunan bir özelliktir. Bu özellike ilk seviye veri koruma hattını oluşturmaktadır. VMware vCenter Server ile entegre çalışan bu özellik sayesinde, sanal makinalarınızın yedeklerini diske yedekleme mantığı ile çalışan bu sistemi kullanarak sağlayabilirsiniz. Disk yedeklemesini yaparken tekilleştirme (DeDuplication) yöntemini kullandığı için daha az alan kullanarak daha hızlı çalışan bir çözüm oluşturmaktadır. Data Recovery bir appliance olarak kurulmakta ve ESX/ESXi sunucu üzerinde çalışmaktadır. Bu yüzden kurulumu çok hızlı yapılabilmektedir. Bu yapı sayesinde birden fazla dönüş noktası (restore point) kullanılabilmektedir. Bu özellik ile yedeklemeleri çok basit bir şekilde planlanabilmektedir. Standart olarak her akşam yedek alındığı düşünülürse, gece 24:00′den sabah 04:00′a kadar yedeğinizin sürdüğünü farz edilirse, en kötü ihtimalle 18 saatlik bir veri kaybı söz konusu olacaktır. Bu da verileriniz için iyi bir alternatif olacaktır.

Hot Add : Yarattığınız sanal sisteme 1 sanal işlemci atadığınızı ve çalışma anında daha fazla CPU kullandırmak istediğinizi düşünelim. Sanal sistemin durdurulup ikinci bir sanal işlemci takılarak sanal makinanının tekrar çalıştırılması gerekir. Fakat bu işlemi çalışma anında yapmak istiyorsanız işte bu özellikten yararlanabilirsiniz. VMware’de bu özellik “Hot Add” olarak adlandırılıyor. Burada dikkat edilmesi gereken tek şey işletim sisteminin bu özelliğini desteklemesidir. Mesela, Windows 2003 ve 2008 Enterprise sürümü RAM eklemesini, Datacenter sürümü ise hem CPU hemde RAM eklemesini desteklemektedir. Linux Kernel 2.6.14 ve üzeri CPU ve RAM eklemesini desteklemektedir. Linux türevlerinde de 32-bit değil 64-bit sürümleri bu özelliği desteklemektedir. Mandriva Linux Corporate Server 4 and Mandriva Linux 2007, Red Hat Enterprise Linux 5.1 and 5.2, and SUSE Linux Enterprise Server 10 SP1 destekleyen linux türevleridir.


Fault Tolerance (FT) :
Yukarıda VMware HA (High Availability) özelliğinden bahsedilmişti. En az iki fiziksel makinadan oluşan ve ortak bir storage kullanan bir HA cluster ve fiziksel makinanız kontrol dışı durduysa; diğer fiziksel makinanın (live), çöken sistem üzerindeki tüm çalışan sanal makinaları kendi üzerinde tekrar başlatması işlemidir. Burada anahtar kelime “tekrar” olacaktır. Eğer kesintisiz olarak devam etmesi isteniyorsa, sistemdeki tanımlı makinanın FT (Fault Tolerant) olarak seçilmesi gerekmektedir. Bu durumda, makinanın bir ikizi uygun görülen başka bir fiziksel makinada oluşturulur ve yapılan tüm işlemler aynı anda kopya sistemde de gerçekleştirilir. Bu sayedeçalışan sistemherhangi bir nedeni ile duracak olsa bile, diğer kopya sistem kesintisiz olarak çalışmaya devam edecektir.

vMotion : Sanal sistemi oluştururken en az iki fiziksel makina ve bir ortak storage (depolama sistemi) kullandığınızı düşünelim. Bir fiziksel makina üzerinde çalışan sanal makinanızın performansından memnun değilsiniz veya fiziksel makinanın belleği arttırılmak isteniyor. Bu işlemlere genelde kontrollü durdurma, bakım gibi tanımlanmaktadır. Bu işlemler kısacası kndi kontrolümüz ile yapılan işlemlerdir. Bu durumlarda sanal makinaların diğer fiziksel makinaya taşınması gerekecektir. Bu işlem VMware tarafından vMotion ile kolaylıkla yapılabilmektedir. Bu işlem gerçekleştirildiğinda sanal makinanın çalışması kesintiye uğramadan istenilen sunucuya aktarılabiliniyor. Tekrar altını çizmek isterim ki; temel olan sanal makinaların kesinlikle sistemi oluşturan fiziksel makinaların ortak ulaştığı storage sistemi üzerinde olması gerekmektedir.

Storage vMotion : Diğer güzel bir özellikten daha bahsetmek istiyorum. Sanal sistemler ortak depolama sisteminde çalışmaktadır. Ortak depolama sistemi, gerek performans gerekse de koruma açısında en güzel çözümlerden birisidir. Kullanılmakta olan depolama sisteminin kapasitesi yetmediğini veya daha hızlı bir sisteme sanal makinaları taşımak istendiğini düşünelim. vMotion işleminde olduğu gibi, Storage vMotion’da da sanal sistemlerin diskleri çalışma anında farklı bir datastore’a taşınabilir. Her zaman büyük düşünmek gerekir ve hiç umulmayan bir zamanda bu tip çalışmalar ve büyümeler söz konusu olabilir. Sisteminizde bir LUN açtığınızı ve bunun üzerinde datastora olduğunu düşünelim. Bu datastore’un yavaş çalışan diskler üzerinde yer aldığını veya yer kalmadığını düşünürsek, sanal makinaların diskleri neticede bir dosya olduğundan, sistem durdurularak daha hızlı veya daha geniş bir datastore’a aktarılabilir. Disklerin 10GB’lardan başlayan boyutlarda olacağı düşünülürse bu işlemin ne kadar uzun bir zaman alacağı az çok tahmin edilebilir. Bu tip bir işlemi gerçekleştirmek inanılmaz sabır gerektirecektir. Fakat buna rağmen, bu işlem Storage vMotion ile sistem aktif olarak çalışırken çok kolay bir şekilde yapılabilir.

DRS (+ DPM) : Distributed Resource Scheduler (DRS) de en önemli özelliklerden biridir. Sanallaştırmanın seçilmesi için konsolidasyon, elektrik harcaması, daha az alan, soğutma, donanım maliyetleri gibi bir çok neden vardır. Bununla birlikte sistem yönetimi de aslında sanallaştırma nedenlerinin arasında yer alır. Tek bir noktadan esnek kaynak kullanımı birçok kişi gibi benim için de çok değerlidir. DRS sistem kaynaklarını izleyerek optimum performans için sanal makinaları, fiziksel makinalar üzerinde sistemlerin çalışması kesintiye uğratmadan aktarılmasını sağlar. Bunu yaparken de bağımsız olarak çalışmamaktadır. Sistem Yöneticisi tarafından hareket etmesi istenmeyen sistemlere dokunmaz, sadece taşıma önerisinde bulun seçeneği ile öneriler sunar. DPM (Distributed Power Management) ise, DRS ile birlikte çalışan bir sistemdir. Yaptığı iş çok basit gözükse de özellik olarak günümüzde gerçekten çok önemlidir.Yaptığı işlemi şu şekilde özetleyebiliriz: gereğinden az sayıda kaynak kullanan sanal makinaları tek bir fiziksel makina üzerinde toplayarak üzerinde çalışan sanal makina kalmayan fiziksel makinaları da uyku durumuna geçirir. Sanallaştırmanın sağladığı elektrik kazancına ek olarak bu özellik sayesinde de artı bir avantaj sağlanmış olur. Kullanılmayan makinalar uyutulduğu için de çok ciddi elektrik kazancınız olacaktır. Bunun en güzel örneği; akşam saat 20:00′dan sabah 08:00′a kadar geçen 12 saatlik sürede sistemler aktif olarak çalışmamaktadır.Bu özellik sayesinde sistem otomatik olarak kapatma işlemlerini gerçekleştirerek size çok önemli avantajlar sağlayacaktır.